Michel Foucault felsefesinde sanat eseri olarak öznelliğin oluşumu


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Bursa Uludağ Üniversitesi, FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ, FELSEFE, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2020

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ÖZNUR YAZICI

Danışman: Işık Eren

Özet:

Özne ve iktidar ilişkileri içerisinde öznenin oluşumunu ilk dönem "arkeolojik" ve "soybilimi" yöntemlerini kullanarak inceleyen Foucault, daha sonra etik konusu üzerinde yoğunlaşır. Etiği, öznenin "kendi kendisi ile ilişkisi" olarak tanımlayan Foucault için insanlar kendilerini birer ahlaki özne olarak inşa edebilirler. "kendilik pratiği" ya da "astetik pratik" adını verdiği öznenin kendi kendini oluşturma pratikleri, iktidardan bağımsız olamayacak öznenin üç nesneleşme süreçlerinden en önemlisi olan, özneleşme ile yakından ilgilidir. Özneleşme, bireyin bir özne haline gelmesini sağlar. Foucault'nun daha sonra "benlik teknolojileri" olarak kavramsallaştıracağı bu özneleşme teknikleri öznenin kendini oluşturmasında önemli bir yere sahiptir. Etik ile ilgili düşüncelerini Antik Yunan ve Roma toplumları üzerinden, bu toplumların etiği uygulayış biçimlerinin incelemesi üzerine kuran Foucault'ya göre Antik Yunan'da etiğin temel ilkesi olan "kendini bilme" ve "kendine özen gösterme" aynı zamanda "özgürlük" ve "yaşama sanatı" ile ayrılamaz bir ilişki içindeydi. "Niçin bir tablo ya da ev sanat eseridir de, kendi yaşamımız değil?" diye soran Foucault için, günümüzde de bir takım özneleşme teknikleri olan benlik teknolojilerini kullanarak, insan kendi yaşamına şekil verebilir ve böylece yaşamını bir sanat eserine dönüştürecek öznelliğini kurabilir.