Türk vergi sistemi açısından bankaların ödev ve yükümlülükleri


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Uludağ Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2013

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: GÖKHAN SÜMER

Danışman: MEHMET YÜCE

Özet:

Daha çok üçüncü kişilerden topladıkları fonları nakit ihtiyacı olan kişi ve kuruluşlara aktaran ve böylelikle üretim ve tüketimi finanse eden mali nitelikli aracı kuruluş şeklinde tanımlanabilen bankaların tarihçesi M.Ö. 3500 yıllarına kadar uzanmaktadır. Zaman içerisinde bankacılık kendisini yenileyerek bugünkü modern yapısına kavuşmuştur. Günümüzde bankacılık sektörü dünya sanayinin gelişimine önemli katkılar sağlamakta, geliştirdiği ürünler ve sundukları hizmetlerle insan yaşamını kolaylaştırıcı faaliyetleri de bünyesinde bulundurmaktadır. Günümüz ekonomilerinde artık reel sektör ve finans sektörü ayrılmaz ikili olmuş, bu iki sektörün herhangi birinde oluşan olumlu ya da olumsuz gelişmelerin diğerini etkilemesi kaçınılmaz olmuştur. Dolayısıyla, finans sektörünün en önemli aktörü konumunda yer alan bankalar artık hayatın ve ekonominin vazgeçilmez unsurlarından biri haline gelmiştir. Türkiye’de sanayinin gelişmesinde önemli katkısı bulunan Türk Bankacılık Sektörü günümüzde evrensel bankacılığın tüm gereklerini yerine getiren bir yapıya bürünmüştür. Gelinen noktada gerek sunulan hizmetler gerekse hizmet kalitesi bakımından gelişmiş ülkelerin bankacılık anlayışı ile rekabet halindedir. Oldukça karlı ve verimli bir yapıda olan Türk Bankacılık Sektörü her geçen gün daha da büyümektedir. 31.12.2011 tarihi itibariyle Türk Bankacılık Sektörü; 1.160.712 milyon TL aktif büyüklüğüne ulaşmış olup, aynı dönemde toplam kredi ve alacakları 664.289 milyon TL, toplam mevduatları 698.920 milyon TL, toplam öz kaynakları 138.452 milyon TL, net dönem karı ise 19.042 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Gelişmiş ülkeler ile kıyaslandığında Türk Bankacılık Sektörünün en az iki kat daha büyüme potansiyelinin bulunduğu, bu oranın gayri safi yurt içi hasılanın artmasıyla beraber daha da yukarılara çıkabileceği görülmektedir. Gelişen Türk Bankacılık Sektörü plase ettiği krediler kadar işlemlerinin vergisel boyutu nedeniyle de gittikçe önem kazanmaktadır. Bankalar ödedikleri kurumlar vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, değerli kâğıt bedeli, emlak vergisi, çevre ve temizlik vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, ilan ve reklâm vergisi yanı sıra, işlemlerinden doğan harçlar, kaynak kullanımını destekleme fonu, ücretli çalışanlarından mahsup ettikleri ve kar payı olarak ödedikleri gelir vergisi tevkifatları, mevduat, repo ve fon işlem kazançlarından mahsup ettikleri gelir vergisi tevkifatları ve veraset ve intikal vergileri bakımından da önemli bir vergi yükümlüsü ve sorumlusudur. Kurumlar Vergisi açısından bakıldığında; 2011 yılında en fazla kurumlar vergisi ödeyen ilk 100 kurum içinde 21 adet banka bulunmakta olup, Türk Bankacılık Sektörü 2001-2011 yılları arasında ortalama olarak toplam kurumlar vergisinin % 24,11’ini ödemiştir. 2011 yılı için bankalar için hesaplanan kurumlar vergisi tutarı 3.217 Milyon TL’dir. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi açısından ise bankalar 2011 yılında bahis konusu verginin yaklaşık yüzde 80’ini ödemiştir. 2011 yılında ödenen toplam Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi tutarı 4.309 milyon TL olup, bunun 3.450 milyon TL’si bankalarca ödenmiştir. Bankaların ödedikleri diğer vergiler de düşünüldüğünde bankaların vergi gelirleri açısından önemli kurumlar olduğu görülmektedir. Türk Bankacılık Sektörünün gelecek yıllarda gayri safi yurt içi hasılanın gelişim etkisi hariç 2 kat daha büyüyeceği göz önüne alındığında, sektör gelecekte vergisel olarak önemini daha da arttıracaktır. Diğer taraftan, AB ülkelerin çoğunda finansal işlemlerin önemli KDV’den istisna edilmiştir. AB ile bütünleşme sürecinin yaşandığı bir dönemle AB ile paralel bir politikanın izlenmesi kaçınılmazdır. Küreselleşen bir dünyada kendine özgü bir vergilendirmeye gitmenin uluslararası rekabet açısından Türkiye’deki finansal sektör aleyhine bir takım olumsuz sonuçları olduğu muhakkaktır. Bu nedenle gerek yurt içi gerekse yurt dışı piyasalarda rekabet eşitliğinin ve kaynakların etkin kullanımının sağlanması ve sektörün gelişmesi için vergilerin başta AB olmak üzere gelişmiş ülke ekonomileriyle uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. Çalışmada öncelikle bankacılığın Dünya’da ve Türkiye’de tarihsel gelişimine, banka türleri, işlem ve fonksiyonlarına yer verildikten sonra ikinci bölümde Türkiye’deki bankaların hukuki statülerine ve mükellef olarak hak ve sorumluluklarıyla ödedikleri vergiler kanuni dayanakları ile beraber, matrah, yükümlü, beyan ve ödeme zamanları belirtilerek anlatılmıştır. Son bölümde ise; Avrupa Birliği’ndeki finansal işlemlerin vergilendirilmesi ve bankaların ödedikleri vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki yeri ve önemi konularına yer verilmiştir.