Türkiye'de yürürlüğe giren cinsel suçlularda kimyasal kastrasyon uygulamasına yönelik hekim görüşlerinin tıp etiği açısından analizi


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Uludağ Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2017

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: GÜLER KAYABAŞLI

Danışman: ELİF ATICI

Özet:

Giriş: Cinsel suçlar, bireyin fiziksel, ruhsal, bilişsel ve sosyal bütünlüğüne ciddi zarar veren ve giderek yaygınlaşan bir olgu haline gelmiştir. İktidarlar, cinsel saldırıları engellemek adına çeşitli hukuki yaptırımlara başvurmaktadır. Bu amaçla dünyadaki bazı ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de kimyasal kastrasyon Temmuz 2016'dan itibaren yasallaşmıştır. Tezin amacı tıbbi, hukuki, politik, ekonomik, pskiko-sosyal alanlardaki tartışmaları meslek değerleri ve hekimin yükümlülükleri kapsamında değerlendirerek cinsel suçlularda kimyasal kastrasyon uygulamasının ilgili Yönetmelikte yer aldığı üzere bir tedavi mi olduğu yoksa toplumsal cinsiyete dayalı, suçun tıbbileştirilmesine ve meşrulaştırılmasına neden olan, hekimi sosyal kontrol sistemine dahil eden bir uygulama mı olduğunu irdelemektir. Gereç ve Yöntem: Araştırma, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Hastanesi'nde (SUAM) görevli 130 akademisyen hekimin katılımıyla gerçekleşmiştir. Veriler anket yöntemi ile toplanmıştır. Anket formu bağımsız değişkenler; tıp etiği ya da deontoloji bilgisi ve kazanımı ile 35 adet likert tipi maddeden oluşmuştur. Araştırma maddeleri, Yönetmelik çerçevesinde literatürde yer alan tıp etiği, hukuk, hekim yükümlülüğü, politik ve ekonomik, psiko-sosyal alanlara özgü tartışmalar temel alınarak hazırlanmıştır. Maddeler tartışmalar ekseninde gruplandırılmış ve temel değişkenler ile maddelerin birbiyle korelasyonu incelenmiştir. Bulgular: Kimyasal kastrasyon uygulamasını bir tedavi yöntemi olarak kabul eden ve etmeyenlerin oranı birbirine yakındır. İyileştirici bulmama oranı ise %73,8'dir. Hekimler kimyasal kastrasyon uygulamasının bir ceza olduğuna katılmaktadır. Hekimin sosyal kontrol sisteminin bir parçası olmasına neden olacağı ve cinsel suçun tıbbileştirilmesi ve meşrulaştırılmasına sebep olacağı savı arasında anlamlı ilişki bulunmaktadır. Uygulamanın tedbir amacının bulunmadığını, maliyetinin devlet tarafından karşılanmaması gerektiğini, her türlü cinsel suçta uygulanmaması gerektiğini düşünmektedirler. Tıbbi açıdan endikasyon öngörüsüyle yaklaşan hekimler kişi onamının gerekliliğini kabul etmektedir. Tartışma ve Sonuç: Kimyasal kastrasyon uygulamasının hukuki açılımı açık ve anlaşılır değildir. Hekimlerin ve yasa koyucuların tedavi kavramından anladıklarının farklı olduğu görülmektedir. Kimyasal kastrasyon bir tedavi olarak uygulanacaksa bilimsel kanıtların olması ve kişinin aydınlatılmış onamının alınması gerekmektedir. Hekimler, onam ve endikasyon temelinde uygulama yaptıkları takdirde tıbbileştirmeden uzak kalabilirler. Yasa koyucu yasal düzenlemelerin sahada işlevsel olup olmadığını göz önüne almalıdır. Cinsel suçlu profili çok çeşitli olabildiğinden sosyal, kültürel etkenlerin göz ardı edilmesi tehlikesi vardır.